ABD’de hizmet veren Dartmouth Üniversitesi bünyesinde çalışmalarını sürdüren bir grup bilim insanı, ilginç bir mobil uygulama geliştirdi. “MoodCapture” olarak isimlendirilen ve yapay zekâdan güç alan bu uygulama, kullanıcıların çektiği selfie’ler ile depresyonda olup olmadığını anlamasını sağlayacak. Henüz prototip aşamada olan uygulama, gelecekte pek çok kişi için kritik önem arz edebilir gibi görünüyor.
MoodCapture’ın çalışma mantığı ise alıştığımız kamera uygulamalarından biraz farklı. Çünkü bu uygulamayı kullanırken, kendi görüntünüzü dilediğiniz zaman ve dilediğiniz yerde çekemiyorsunuz. Uygulama, ekran kilidini açtığınız bazı zamanlarda selfie kamerayı kullanarak birden çok fotoğraf çekimi yapıyor. Bunun aslında mantıklı bir nedeni var. Uygulama, zamanı spontane belirleyerek, kullanıcının duygularını bastırması ihtimalinin önüne geçiyor.
Peki bu uygulama nasıl geliştirildi?
Araştırmacılar, MoodCapture’ın yapay zekâ destekli algoritması için geçmişte majör depresif bozukluk tanısı konmuş olan 177 kişiye ait verileri kullandılar. Katılımcılar, 90 gün boyunca 8 maddelik bir anketi doldurdular. Bu ankette “Kendimi üzgün, depresyonda veya umutsuz hissediyorum” gibi maddelere, “Katılıyorum” veya “Katılmıyorum” gibi yanıtlar veren katılımcılar, aynı gün içerisinde haberleri olmadan fotoğraflandılar.
Bilim insanları, bu yöntemle 125 bin kadar fotoğrafa ulaşmış oldular. Daha sonra bu fotoğraflar, anatomik olarak incelendi. İşte tüm bunlarla üretilen yapay zekâ modeli, kişinin depresyon seviyesini ölçebildi. Daha ilk aşamada olmasına rağmen yüzde 75’in üzerinde doğruluk seviyesine ulaşan MoodCapture’ın, beş yıl içinde yüzde 90’ın üzerinde doğruluk seviyesine ulaşacağı düşünülüyor.
Kullanıcılara tavsiyeler de verecek
MoodCapture’ın en önemli özelliklerinden bir tanesi, kullanıcılara tavsiyeler verebiliyor olması. Diyelim ki bir kullanıcının depresyon seviyesinde artış yaşanmaya başladığı tespit edildi. Algoritma, kullanıcının durumuna göre kişiselleştirilmiş tavsiyeler verecek. Bu tavsiyeler arasında açık havaya çıkılması, spor yapılması veya aile ya da arkadaşlarla daha fazla sosyalleşilmesi gibi şeyler bulunacak. Kullanıcı, bu sayede sadece depresyon seviyesini kontrol altında tutmuş olmayacak. Aynı zamanda depresyonun gerilemesi için de tedbir almış olacak.
Uygulamayı geliştiren ekibin başındaki isim olan Prof. Nicholas Jacobson, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı: Bu yöntem, semptomların günden güne önemli ölçüde değişebildiği majör depresif bozukluğun dinamik ve son derece bireyselleştirilmiş doğasını kabul ediyor ve buna göre çalışabiliyor.